Hacamatın Damardan Kan Alma İşleminden Farkı Nedir?

Damardan kan alma işleminde venöz sistemden (vücüdun kirli kanını taşıyan büyük damar sisteminden) kan tahliye edilir. Bu işlemin adı Flebotomidir. Genelde kan seviyesi yüksek olan kişilerde özelliklede trombosit yüksekliğinde başvurulan faydalı bir yöntemdir. Hacamat tedavisinde ise yüzeyel kılcal damarlardan ve lenf sisteminden toksik maddeler ve bozulmaya yüz tutmuş hücreler tahliye edilir. Hacamat da alınan kanın araştırılmasında karanlık saha ışık mikroskobisinde  toksik ve atık kimyasal maddeler tesbit edilmiştir. Özellikle dejeneratif bozuklukları temsil eden alyuvarlar arası beyaz gölcük benzeri sahalar görülmüştür. Bu sahaların aterosklerotik plaklar,toksik metaller ve kolesterolden meydana geldiği belirtilmiştir. Özetle hacamat kanı ile venöz sistemden alınan kan içerik olarak büyük ölçüde farklıdır.Yine hacamat uygulamasının vücuttaki enerji meridyenleri üzerinde yapılıyor olması sistemdeki enerji (qi) akışı ve homeostazi (vücut iç dengesi) dengeleme açısından büyük üstünlüğe sahiptir. Hacamat uygulamasında yüzeyel sinir uçlarının uyarılması ile akupunktur etkisi de ortaya çıkmaktadır. Yine yapılan bazı çalışmalar da  venöz sistemdeki kanda tesbit edilen ağır metal oranı ile hacamat kanındaki ağır metal oranı arasında en za 3-6 kat fark bulunmuştur. 

Daha önceki devirlerde sülükler kanı vücuttan çıkarmak için flebotomi amaçlı kullanılırdı. Böylece kandan toksinlerin alındığına ve tedavi yapıldığına inanılırdı. 

İbn-i Sina da; kitabında 60’a yakın kan alma yeri göstermektedir. Bu bölgelerde hacamatı ve/veya kan almayı kullandığı bilinmektedir. 

Flebotomide alınan kan miktarı 150-500 mi arasında değişebilir. Burada alınan kan direkt damardan akan kandır. Dolayısıyla hacamat kanı kadar vücut sıvısı, lenf sıvısı, deri ve deri altında birikmiş atık maddeleri içermemektedir. 

Flebotomi kalbin yükünü azaltmak amacıyla dolaşımdaki kanın azaltılması gerektiğinde uygulanabilir. Flebotomi ile alınan ortalama kan miktarı vücudun toplam kan hacminin yaklaşık % 7-9’unu oluşturur. Normal sağlıklı bir bireyde %10 oranındaki bir kayıp bile rahatlıkla tolere edilebilir. Flebotomi sonrası, herhangi bir tıbbi reaksiyon görüldüğünde; derhal ilkyardım ya da gerekirse acil müdahale uygulanmalıdır. 

Flebotomi sonrasında; en az yarım saat sigara içilmemesi, alkol alınmaması, kan verilen kol ile birkaç saat ağır yük kaldırılmaması, riskli bir işte çalışılıyorsa 24 saat istirahat edilmesi, ilk dört saat her zamankinden çok sıvı alınması önerilmektedir. 

Dokuda konjesyon artışı ve de negatif basınç oluşturularak kan alma yöntemi olan hacamat, damardan kan alma yönteminden tamamen farklı bir uygulamadır. 

Hacamatla alınan kan; pıhtılaşmış jöle kıvamında, özelliğini tamamen yitirmiş, toksik maddeler içeren ve damarda dolaşmayan, tıkanıklık ve en fazla zararlı maddenin toplandığı belli bölgelerdeki vücudun artık kullanmadığı kandır. Bu şekilde o bölgedeki organlara kan akışı düzenlenerek organın hastalığının düzelmesinde etkili olacak temiz ve düzenli kan dolaşımı sağlanmış olur.  

Kapiller ile venöz kan arasında fark bulunmaktadır. İntertisyel sisteme geçen kanın %85’ini venöz sistem toplar, %15’ini ise lenfatik sistem toplar. Hacamat sayesinde lenfatik sisteme karışacak olan toksik açıdan yoğun sıvı da alınmış olur. Hacamat kanı; venöz kan daha oluşmadan; arteriyol, venül, lenf damarlarındaki sıvıların ve diğer hücre dışı vücut sıvılarından oluşmaktadır.

Hacamat ile alınan kan ilk başta venöz kesimden gelirken, seans sonuna kanın rengi doğru daha da açılır ve arteryel kısımdan da gelmeye başladığı anlaşıldığı anda sonlandırılır. Yani alınan kan diye tabir edilen sıvı aslında, her türlü damarın kan çeşidini de içinde barındıran kompleks vücut sıvısıdır. Oysa flebotomide alınan kan komleks bir sıvı değil, tek tip kandır. 

Hacamat kanında ayrıca substrat miktarı fazladır. Glikoz, oksijen, yağ asiti, hormon, yağ miktarı (Lenf karıştığı için), asit oranı daha fazladır. 

Büyük damarlardan kan aldırmak da elbette faydalıdır. Genel kan dolaşımından alınan bu kan derin vücut dokularındaki kirlenmiş kanın dışarıya çıkmasını sağlamaktadır. Mesela, sağ dirseğin toplardamarından kan alınırsa, karaciğer hastalıklarına; sol dirseğin toplardamarından kan alınırsa da dalak hastalıklarına çok iyi geldiği söylenir. UB-40 noktasından kan alınınca lumbago giderilebileceği; Cubital Venden flebotomi yapılınca LU-5 uyarılarak, LU etkilenmiş olacağı da unutulmamalıdır. 

Ayrıca hacamat ile akupunktur BackShu noktalarına bağlı olarak ilgili organlara etki edilmiş olur. 

Bir de hacamatın hadislerde geçmesi ve sünnet olarak uygulanması da önemli bir farklılıktır. Ancak, sağlık için yapılan helal tedavilerin, hastalanmadan önce yapılan koruyucu tedavilerin de sünnet sevabı alabileceği unutulmamalıdır. 

Sonuç olarak; yukarıda söz edilenlerden dolayı flebotomi ile hacamatın, hatta kanatma yöntemi ile hacamatın birbirinden çok farklı olduğu görülmektedir.