Latincede Gut damla anlamında olup, bu hastalıkta ürik asit kanda artmakta ve sonuç olarak eklemlerde ürik asit kristallerinin birikmesiyle oluşan eklem iltihaplanmasıdır. İlgili eklemde oluşan iltihap ağrı, şişlik ve sertlik olarak karşımıza çıkmaktadır. Gut hastalığı genel olarak ciddi ağrıya sebep olan günlük yaşantıyı olumsuz etkileyen hatta geceleri dahi uykuyu etkileyen bir tablodur. Genellikle halk arasında zengin hastalığı olarak bilinmektedir.
Normalde belirli sınırlarda olan ürik asit vücut için antioksidan özelliği ile faydalıdır. Ürik asit vücutta arttığında ise vücudu olumsuz etkiler ve bazı hastalıkların oluşmasını tetikler. Kadınlarda olan östrojen hormonu böbrekler aracılığı ile ürik asidin atılmasını destekler. Bu nedenle erkeklerde ürik asit daha fazla artar. Kadınlarda da menopozla birlikte östrojen seviyeleri azalınca ürik asit düzeyi artar. Normalde Gut hastalığı erkeklerde daha fazla görülmekle birlikte 60 lı yaşlardan sonra kadınlarda görülme sıklığı da artar.
GUT HASTALIĞI HANGİ BELİRTİLERLE ORTAYA ÇIKAR ?
Bu hastalık çoğunlukla ayak baş parmak ekleminde şişlik ve ağrı şeklinde ortaya çıkar. Ayak baş parmağı dışında Tüm ayak, ayak bileği, el, el bileği ve dizlerde de kendini gösterebilir. Gut hastalığı genelde uyarıcı bir işaret vermeden aniden oluşur ve çoğu zaman gece açığa çıkarak kişi sabah uyandığında şişmiş ağrılı ve sert bir eklemle karşı karşıya kalır. Gut hastalığı alevlenmeler şeklinde ortaya çıkar ve şiddetli ağrı ile karakterizedir. Etkilenen eklemde ısı artışı mevcuttur. İlgili eklem üzeri cilt kızarık, şiş ve aşırı hassastır. Bu bölgeye hafif bir dokunmada dahi ciddi ağrılı ve hassastır. İlgili eklemde hareket kısıtlanır, ayak üzerine basmak dahi çok zorlaşır. Bazen dirseklerde, ellerde ve kulak arkasında Tofüs adı verilen nodüller (şişlikler) açığa çıkabilir. Ani ortaya çıkan Gut hastalığında genelde ataklar 3-10 gün içinde yatışır ve eklem rahatlar. Burada önemli husus bir sonraki atağın ne zaman ortaya çıkacağıdır. Bazen 1-2 ay sonra atak olabilmekte bazen de belirli bir süre atak oluşmamaktadır. Atakların oluşmasını önlemek adına ilgili önlemler alınmaz ise her yeni atak daha ciddi belirtilerle ortaya çıkabilir ve hastalığın iyileşme süresi giderek uzayabilir. Her yeni atak ilgili eklemde ve çevre dokuda kalıcı hasar oluşabilme potansiyeline sahiptir. Kalıcı hasarlar oluşmaması için yeni atak oluşumunun önüne geçilmeli ve bu yönde tedaviler uygulanmalıdır.
GUT HASTALIĞININ OLUŞUMUNU TETİKLEYEN FAKTÖRLER NELERDİR ?
Bir çok hastalıkta olduğu gibi burada da genetik yatkınlıktan bahsedilebilir, Sizden önceki kuşaklarda gut hastalığı varsa sizde ve çocuklarınızda gut hastalığı çıkma olasılığı bir miktar fazladır. Ancak burada asıl vurgu yapılması gereken nokta beslenme hatalarıdır. Sağlıksız gıdaların aşırı tüketimi neticesinde kan da Ürik asit seviyeleri çok artmaktadır. Normalde ürik asit böbrekler üzerinden idrar olarak atılmaktadır. Böbreklerin atılma kapasitesinin üzerinde vücut ta ürik asit oluşursa , atılamayan fazla ürik asit kristalleşerek eklemlerde ve çevre dokularda birikmeye başlar ve karşımıza gut atağı olarak çıkar. Vücudumuzda kanda ürik asit seviyesi 2,5-6 mg/dl aralığında olmalıdır. İlk başta belirti vermeyen yavaş yavaş kanda seviyesi yükselen ürik asit karşımıza gut atağı şeklinde çıkabildiği gibi tedavi edilmez ise diyabet-hipertansiyon-koroner kalp hastalığı-böbrek hastalığı gibi hastalıkların oluşumuna da katkı sağlayabilir. Gut hastalığı yaşayan kişilerin büyük çoğunluğunun aynı zamanda kilo problemi olan, insülin direnci olan, şeker toleransı bozuk olan, metabolik sendrom, diyabet, hipertansiyon, böbrek hastalığı olan kişiler olması gut hastalığına giden süreçte bu hastalıkların neden olduğu kronik enflamasyonun ( iltihap ) önemli etken olduğunu düşündürmelidir. Gut hastalığı olan hastaların büyük çoğunluğunun aynı zaman da metabolik sendromu olan kişiler olması, bu kişileride özellikle göbek çevresi ve iç organlarda yağlanmamın fazla olduğunu biliyoruz. Vucutda fazla yağ dokunun bazı kimyasal maddeler salgıladığını ve enflamasyona yol açtığını unutmayalım. Örneğin yağ dokudan salınan protein yapıda sitokin adını verdiğimiz maddeler enflamasyonu artırarak zamanla damar sertliğine sebep olmaktadır. Bu tür kişilerde tedavi-diyet-egzersiz önlemleriyle kilo verildiğinde enflamasyona neden olan maddeler azalacağından sağlık durumlarında ciddi düzelmeler görülecektir. Gut hastalığına bakışta bu hususları gözden geçirerek altta yatan asıl sebepleri bulmalı ve ortadan kaldırmaya çalışmalıyız.
ÜRİK ASİT VÜCUTTA NASIL ARTAR ?
Genelde ürik asit deyince akla ilk gelen hayvansal gıdalar olmaktadır. ( zengin hastalığı denmesi…) Ancak son yıllarda anlaşıldığı üzere proteinli gıdalar kadar, şekerli gıdalar özellikle glikoz-fruktoz şurubu içeren ve çok tüketilen gıdaların ürik asit oluşumunda çok etkili olduğudur. Mısır nişastası kimyasal işlemlerden geçirilerek glikoz ve früktoz şurubu elde edilir. Mısır şurubunun yüzde 80 i früktoz yüzde 20 si ise glikoz şurubundan oluşur. Şuruplar şekerden daha tatlı ve ucuzdur o yüzden son yıllarda çok tercih edilmektedir. Glikoz ( üzüm şekeri ), Fruktoz ( meyve şekeri ) , Galaktoz ( süt şekeri ) olup bunlar şuruplarla karıştırılmamalıdır. Örneğin meyve şekeri olan früktoz ile mısır nişastasından elde edilen früktoz şurubunun metabolizmada etkileri çok farklıdır. Son yıllarda giderek artan kanser başta olmak üzere bir çok kronik hastalığın oluşumunda bu şurupların önemli etkisi bulunmaktadır. Hayvanlarda yapılan çalışmalar da ; früktoz şurubu verildiğinde hızlı bir şekilde kanda ürik asit arttığı ve idrarla atılımın azaldığı gösterilmiştir. Kimyasal işlemle üretilen früktoz şurubunun diyabet, hipertansiyon, obezite, kolesterol yüksekliği, kalp damar hastalıkları, karaciğer yağlanması, böbrek hastalıkları ,depresyon ve kronik iltihabi hastalıkların oluşmasında önemli etken olduğu gösterilmiştir. Gut hastalığın da bu hastalıklarla birlikte görülmesi fruktoz şurubu üzerinde düşünmemizi gerektirmektedir. Normalde früktoz ve ürik asitin kanda yağları artırdığı ve karaciğerde yağlanmaya sebep olduğu gösterilmiştir. Yapılan çalışmalarla belirli süre düzenli früktoz şurubu alanlarda hızlı bir şekilde insülin direnci geliştiği gösterilmiştir.(Fruktoz şurubu hangi yiyeceklere katılmakta netden bakınız)
Alkol tüketenlerde yan ürün olarak oluşan laktik asit, böbreklerden ürik asit atılımını azaltarak gut hastalığı oluşumunu tetikleyebilir. Özellikle bira kullanımı metabolik sendroma gidişi hızlandırır. Çok bira tüketenlerde iç organlarda ve göbek çevresinde oluşan aşırı yağlanma metabolik bozukluğun bir sonucudur.
Yine Hipertansiyon hastalarının sıkça kullandığı Tiazid grubu diüretik (idrar söktürücü) ilaçların ürik asidi artırdığını biliyoruz. Belirli bir süre ürik asit yüksekliğinde ise nitrik oksit sentezi azalır. Damar genişletici özelliği olan nitrik oksidin azalması ise damar fonksiyonlarının bozulmasına, damarların kasılmasına ve yüksek tansiyona neden olmaktadır. Ürik asit normal seviyeye geldiğinde ise damar fonksiyonları da düzelecektir. Burada merkez tıbbın hipertansiyonu tedavi etmek için kullandığı ilacın zamanla tansiyonu yükseltebileceği gerçeği de üzerinde düşünülmesi gereken ayrı bir husustur.
Kurşun, arsenik, civa , kadmiyum gibi ağır metal birikimi de kanda ürik asit artışına sebep olmaktadır. Hastalarda ağır metal temizliği yapıldığında ürik asit azalmaktadır. Kanda ürik asit artışı vücutta enflamasyona neden olan CRP üretimini de artırır.
Genel olarak Gut hastalığının ortaya çıkmasını kolaylaştıran faktörler;
1.Su tüketiminin yetersiz olması (normalde kgx40 cc su tüketilmelidir.)
2.Aşırı hayvansal gıda tüketimi
3.Fruktoz-Glikoz şurubu tüketimi
4.Aşırı alkol tüketimi
5.Ağır metal birikimi
6.Bazı ilaçların uzun süre tüketimi
7.Hareketsiz yaşam
8.Düzensiz ve yetersiz uyku
9.D ve C vitamini eksikliği
10.Bozulmuş bağırsak florasıdır.
PÜRİN NEDİR? PÜRİN ÜRİK ASİT İLİŞKİSİ NASILDIR?
Beslenmede yer alan yiyecek ve içeceklerde bulunan bir tür kimyasal bileşiğe Pürin adını veriyoruz. Temel olarak pürinler canlıların temel yapı taşlarından biri olup hücrelerin çekirdeklerinde bulunurlar. Pürinler vücutta üretilen ve dışardan alınan yiyecekler vasıtasıyla oluşan şeklinde iki tiptedir. Ekzojen yani dışardan yiyecekler ile alınan pürinler karaciğerde metabolize edilir, pürinler parçalanınca ürik asit adı verilen atık maddeler oluşur. Kan dolaşımına salınan ürik asit böbrekler tarafından süzülür ve idrar yolu ile dışarı atılır. Kanda ürik asit artar ve böbreklerden yeterince atılamaz ise bu durum böbreklerde taş oluşmasına ve bazı kişilerde de gut hastalığına neden olabilmektedir. Bu tip hastalıklarda pürinden zengin gıdaların ve yine pürinlerin metabolizasyon kabiliyetini engelleyen (alkol-doymuş yağlar..) gıdaların tüketimi azaltılmalıdır.
GUT HASTALIĞINDA TEDAVİ NASIL OLMALIDIR?
Merkez tıbbi yaklaşımda klasik tedavide bazı ilaçlar ( ağrı kesici, nsaid ilaçlar, allopurinol , kolşisin, kortizon , acth, febuxostat…) kullanılmaktadır. Tüm kronik hastalıklarda olduğu gibi Gut hastalığında da hastalığa neden olan alt nedenlerin tespit edilip ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu nedenleri dikkate almaksızın ilaçlarla tedavi sadece belirtileri baskılar ve günü kurtatır. Asıl iyileşme ve tedavi ana nedenlerin tespit edilip ortadan kaldırılması ile olacaktır.
Öncelikle gut hastalığına neden olacak beslenme tarzı düzenlenmelidir. Hayvansal ( proteinden zengin ) gıdaları tamamen kesmek değil ancak daha kontrollü tüketmek önemlidir. Hazır-paketli-konserve-rafine edilmiş gıdaları tüketmekten vaz geçilmelidir. Fruktoz ve glikoz şurubu içeren gıdalar kesinlikle alınmamalıdır. Güneşten yeterince faydalanmak önemli, vitamin D eksikliği varsa hekim kontrolünde tedavi edilmelidir. Kişinin kullandığı ilaçlarda ürik asiti yükseltme özelliği olan varsa bu ilaçlar gözden geçirilmelidir. Kişide İnsülin direnci varsa bunun tedavi edilmesi gerekmektedir. Gut atağı geçtikten sonra kişiyi düzenli egzersiz yapması hususunda bilinçlendirmek gerekir. Vücuttaki kronik iç yangının azalması için toprakla teması sağlanmalıdır. Yeterli ve düzenli uyku vücudun hormonal dengesi ve iyileşmesi açısından önemli olup gut hastalığında da uyku düzeni sağlanmalıdır. Kimyasal ilaçlarla kişiyi uyutarak istenilen etkiyi alamayız. Akupunktur tedavisi, nefes tedavisi, melatonin desteği yöntemlerle uyku düzeni sağlanmalıdır.
Biyofonksiyonel Tıp Kliniğimizde, Gut hastalığında semptomların ( ağrı, şişlik, hassasiyet …) hızlı bir şekilde düzelmesi, altta yatan nedenlerin düzelmesi, toksin ( ÜRİK ASİT ) ve metallerin vücuttan uzaklaştırılması adına çok etkili olan OZON TERAPİ, AKUPUNKTUR, HACAMAT , DAMARDAN UYGUN DOZ C VİTAMİNİ tedavileri uygulanarak hızlı sonuç alınmaktadır.
Dr. Yasin SERT