(PLATELET RİCH PLAZMA)
İlk olarak 1987 yılında Dr.Ferrari tarafından açık kalp ameliyatı sonrası homolog kan ürünlerinin tranfüzyonunu azaltmak amaçlı uygulamalar başlamıştır.
Bir hematomun yüzde 94 ü eritrosit, yüzde 4 ü trombosit, yüzde 1 i lokositden oluşmaktadır. PRP’de amaç trombosit sayılarını artırıp büyüme faktörü salınımını sağlayarak doku tamirini artırmaktır.Konsantre edilmiş trombositlerden daha yüksek oranda biyoaktif büyüme faktörü salınımı neticesinde kemotaktik-proliferatif-anabolik hücresel cevap elde edilerek doku tamir süreci hızlandırılmış olur.
Kişinin kendi kanı alınarak özel yöntemlerle santrifuje edilerek kanın bileşenlerine ayrılarak trombosit-büyüme faktörleri-lokosit ve sitokinlerden oluşan katmandan oluşan plazma PRP nin içeriğini oluşturmaktadır.
Trombositler kemik iliğinde megakaryositlerden üretilir ve normal kanda 150.000 – 400.000 konsantrasyondadır.PRP ile normal kandaki değerden 2-8 kat daha fazla trombosit konsantrsayonlar elde edilir.Etkin bir PRP tedavisinde trombosit ve büyüme faktör konsantrasyonu ne kadar olmalı soruru biraz tartışmalı olup, genel görüş PRP deki trombosit sayısının 1.000.000 civarında olmasıdır.Daha yüksek sayıda trombosit elde edilmesinin, düşünüldüğü gibi daha iyi sonuç vereceği yapılan çalışmalarla destek bulmamıştır.
Bilakis daha yüksek sayıdaki trombositlerin apopitoza (hücre ölümü) yol açarak, yara iyileşmesini negatif yönde etkilediğini gösteren gösteren yayınlar da vardır. Ayrıca yüksek oranda Büyüme faktörlerinin ( TGF-β, EGF ve PDGF’nin ) yara iyileşmesini bozduğu ve sikatris dokusunu artırdığı gösterilmiştir.