Ozon Tedavisini En Çok Kimlerde Tercih Ediyoruz

Ozon tedavisinin tedavi edici etkilerini düşündüğümüzde öncelikle major otohemoterapiden bahsetmek faydalı olacaktır. Bu uygulamada kana karıştırılan ozon/oksijen karışımı moleküller ve hücrelerle hızla reaksiyon girer ve bir takım reaksiyonlar başlatırlar. Kan yolu ile yapılan bu tedavide; 

Kanda oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin, ihtiyacı olan dokulara daha fazla oksijen bırakmasına yardımcı olunmuş olur. Bu sayede tüm kronik hastalıklarda, her tür zor iyileşen yaralar, damar tıkanıklığı ve dolaşım bozukluklarından kaynaklanan “yeterli kanlanamama” kaynaklı sorunların çözümünde büyük fayda sağlanmaktadır. 

Dolaşımsal problemlerden özellikle Şeker hastalarının iyileşmeyen yaraları, Burger hastalarının özellikle bacaklarındaki dolaşımbozuklukları, Damar tıkanıklarından kaynaklanan staz ülseri, yatalak hastalardaki bası ülserleri de ozon tedavisinden büyük yarar görürler. 

Bu tür hastalarda dolaşım yetersizliğinden dolayı enfeksiyon-iltihap riski de çok artmıştır. Gerek kan yolu ile ozon uygulamaları gerekse ozonlu su gibi yara üzerine yapılan uygulamalar, mikropların öldürülmesinde büyük avantaj sağlar. Zira tıbbi ozonun iyi bilinen özellikleri arasında bacterisidal (bakteri öldürücü), fungisidal (mantar öldürücü) ve virostatik (virüs çoğalmasını önleyici) özellikleri bulunmaktadır. Bu nedenlerle enfekte olmuş yaraların dezenfeksiyonunda ve ayrıca bakteri ve virüslerin sebep olduğu hastalıkların tedavisinde güvenle kullanılır. 

Kan dolaşımını arttırma yeteneği, dolaşımla ilgili bozuklukların tedavisinde çok önemli bir yere sahiptir. Yukarıda da ifade edildiği gibi dolaşım bozukluğu olan kişiler ozon tedavisinden büyük fayda sağlarlar.  Bunun yanında özellikle bayanlarda görülen sellulitler dolaşım bozukluğunun neden olduğu bir cilt rahatsızlığı olduğu için, ozon tedavisinden de ekstra fayda görürler. 

İnsan vücudunun savunma hücreleri olan beyaz kan hücreleri (lökositler) ozon ile  alarma geçerler ve onların hastalıklarla savaşma yetenekleri artar. Bu özelliği ile ozon tedavisi, beyaz kan hücreleri üzerinde bir çeşit “aşılama” etkisi oluşturur. Bilindiği gibi aşılar tek bir hastalığa karşı kullanılırlar; bu nedenle “spesifik” (özel-belirli) bir hastalık nedenine yönelik beyaz kan hücrelerini uyarırlar.  Ozon tedavisi ise “non-spesifik” (genel) bir uyarıya neden olarak, savunma sistemini alarma geçirir. Bu özelliği ile enfeksiyon hastalıklarından, kalp yetmezliğine kadar çok geniş bir hastalık grubuna karşı tedavi edici etkinlik gösterir. Bu durum halk arasında “vücut direncini arttırmak” olarak da ifade edilir. 

Tekrarlayan ozon tedavisi seansları sayesinde oluşan bu aktivasyona cevap olarak, vücudun bağışıklık hücreleri sitokin adı verilen özel habercileri (mesaj taşıyıcıları) üretir. Bu mesajcılar, hastalıklara direnmek için uyarılan bütün bağışıklık sistemini bir zincirleme reaksiyona neden olarak diğer bağışıklık hücrelerini haberdar etmiş olurlar.Bu yönüyle de medikal ozon uygulaması, özellikle bağışıklık sisteminin zayıf veya bozuk olan hastalara uygulanarak çok başarılı sonuçların alınmasına yol açar. 

Kanda bulunan üçüncü grup hücre kan pulcukları da denen trombositlerdir. Bu hücreler hem kan pıhtılaşmasından hem de kan damarlarının iyi çalışmasından sorumludur. Ozon tedavisi bu hücreleri de uyararak onların büyüme faktörleri salgılamasını artırır. Bu sayede “yeni damar oluşumu”, kanlanması bozuk dokuların kanlanmasının artması gibi etkiler ortaya çıkar.