Normalde kliniğimize başvuran tüm hastaların detaylı anamnezi (hasatalığı ile ilgili geçmiş bilgileri) alınmakta ve NLS ( non lıneer sistem )ile detaylı vucut taraması yapılmaktadır. Kronik hastalıklara genel yaklaşımımızda, mevcut semptomların nedensellik bağı içerisinde vücutta yıllar içerisinde yapılan bir takım uygulamalardan (geçirilen kaza-ameliyat-diş dolgu-ayak burkulması-sık geçirilen üsye..) sonra bazı semptomların ortaya çıkışı ile zamansal bağlantı çok önem arz etmektdir. Klasik anamnezden farklı olarak Nöralterapi yaklaşımında, hastalığın ortaya çıktığı dönemde kişinin yaşadığı fiziki ve ruhi olaylarla zamansal bağlantı kurma adına detaylı sorgulama yapılmalıdır.
Örneğin ;
Cerrahi girişimler: Geçirilen bir ameliyat veya diş tedavisi sonrası hastada ortaya çıkan değişiklikler nelerdir? Bunların hastanın yakınmalarının ortaya çıkması ile bir bağlantısı var mıdır?
Travmalar: Yakınmaların ortaya çıkışından önce bir travma hikayesi varmı. Bu travma lokal olarak vücudun herhangi bir yerinde olabileceği gibi yaygın da olabilir. Buna örnek olarak şişlik ve distorsiyon verilebilir.
Geçirilmiş olan hastalıklar: Yakınmaların ortaya çıkması ile ilgili olabilecek önceden geçirilmiş bir hastalık, kullanılan antibiyotik veya ilaç suistimali söz konusu mu?
Duygusal yoğunlaşmalar ve travmalar: Yakınmaların ortaya çıkması, geçirilen bir duygu yoğunluğundan sonra mı meydana gelmiş? Stres, yas, hüzün, sıkıntı ve öfke ne zamandan beri var?
Nöral tedavide genelde akupunktur noktaları (aku-noktaları) başta olmak üzere bir çok noktaya yüzeyel enjeksiyonlar (quadel) yapılıyor. Akupunktur ile perivasküler sempatik pleksus, sempatik ve parasempatik sinir lifleri üzerinden tedavi gerçekleşiyor. Bunlar, iğne ucundaki sinyali aksiyon potansiyeline çevirebilen vücuttaki önemli yapılardır.
Akupunktur noktaları özellikle kan ve lenf damarlarının etrafındaki vejetatif sinir liflerinin yoğun olduğu yerlerde bulunurlar (araştırma: Schnorrenberger, Almanya). Vücut, kulak, kafa – saçlı derisi, ağız içi, dil ve diğer bölgelerde bulunan akupunktur noktaları, otonomik sinir sisteminin düzenlenmesi açısından çok önemlidir.
Lokal tedavinin devamında gerekli hallerde segmental tedavi uygulanır. Segment tanımı dermatomla aynı değildir; segment dermatomu kapsar. Segmental tedavideki amaç; herhangi bir irritasyonun segmentin tamamında veya bir bölümünde refleks cevap oluşturması ve medulla spinalis üzerinden yol bularak periferden organa ve organdan perifere bir etkileşimin meydana gelmesidir (kutaneo visseral refleks hattı).
HEAD ve MACKENZİE hastalıklı bir organın, düzenli ve sınırları kesin olarak belirlenmiş cilt ve cilt altı zonlarda çeşitli reaksiyonlar yarattığını izlemişlerdir. Buradan hareketle herhangi bir organın, bedenin belli bir yüzeysel bölgesi ile kutaneo visseral refleks kanalları aracılığı ile iletişimde olabileceği sonucuna varmışlardır.
İnsan bedeni, servikal bölgede 8, torakal bölgede 12, lomber bölgede 5 ve sakral bölgede 5 tane olmak üzere toplam 30 segmente bölünebilir. Bu zonlara “Head Zonları” denir.
Bir segment içinde bulunan tüm oluşumlar birbirleriyle ilişki içindedirler. Bu nedenle segment içinde ortaya çıkacak bir engel veya uyarı sadece sorunlu bölgeyi değil, tüm segmenti etkileyecektir. Nöralterapide bu mekanizmalar göz önüne alınarak yapılan yaklaşımlar etkilidir .
Örneğin bir segmente yapılan quadel veya periost uyarısı sadece uygulama yapılan yerle sınırlı kalmayıp, segment içinde bulunan diğer organ, kas ve diğer tüm yapıları da olumlu olarak etkileyecek ve o bölgenin kanlanmasını artıracaktır.
Segmentler ayrıca tanı açısından da önemlidir. Yapılan palpasyon ve gözlem ile tesbit edilecek renk değişiklikleri ve adalelerin tonus durumu, organ ve eklemlerin fonksiyonları hakkında bize bilgi verecektir.
Bir alanda oluşan bozucu alanlar, bölgesel cilt ve cilt altı değişiklikleri yapabilirler. Başarılı bir tedavinin sonucunda, segment içindeki tonus ve turgorda da düzelme ve iyileşmeler görülecektir.
İrrite olmuş segmente yapılan prokain enjeksiyonuyla, membran polarizasyonu sağlıklı hale gelerek, refleks hatlarındaki patojen iletiler ortadan kaldırılır ve normal iletinin oluşması sağlanır. Böylece tüm vejetatif işlemler optimal fonksiyonlarına geri dönerler.
Bazı durumlarda derin enjeksiyonlarda yapılır.Örneğin sakroiliak eklem enjeksiyonu derin bir enjeksiyondur.
Segment tedavi sonrası, hastanın şikayetlerinde eğer artış olur ise üç durum olabilir.
1.Kişiye uygulanan uyarı sayısı kapasite üzerine çıkmış olabilir.
2.Sorunun olduğu segment farklı olabilir.
3.Bozucu alan araştırması gerekmektedir.
Bazen tedaviye cevap alınamayan durumlarda, üst etki yapan organlara müdahale etmek gerekebilir. Bu anlamda rahatsızlığın olduğu bölgede bulunan ganglion veya trigger noktalar da nöral tedavi ile uyarılarak tedaviye dahil edilir. Otonomik ganglionlar toksik hale gelip, uzun süre böyle kalabilirler. Ganglion enjeksiyonu yapmak, ganglion detoksifikasyonu için en hızlı yoldur.