İdeal sülük hızlı ve canlı biçimde su içinde yüzer, Uygulayıcı elini kutunun içine koyar koymaz hızla eline yapışır, dokunulduğu anda “O” şeklini alır ve sonrasında aranır hareketlerle baş tarafını ileri doğru uzatır.
Sülükler uygulamadan sonra içinde %70 alkol bulunan kavanozda bekletilerek mevzuatın belirttiği şekilde imha edilmelidir. Sülüklerin imha işleminde, 22/7/2005 tarihli ve 25883 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanan Tıbbi atıkların Kontrolü Yönetmeliğine göre gerekli işlemler uygulanır.
Tıbbi tedavilerde kullanılan sülükler yalnızca bir kez kullanılır. Konaktan ayrılan doymuş sülük %70’lik alkol solüsyonuna bırakılır. Sülük tedavisi ağrısızdır; belirgin bir skar dokusu da bırakmamaktadır. Sülük yapışmıyorsa; ya doymuştur yada arter yetersizliği vardır.
Sülük Tedavisi;
Atar damar ve toplar damar tıkanıklıkları başta olmak üzere birçok dolaşım sistemi hastalıklarında, varis ve kangrende, hemoroid’de, İltihaplı ve iltihapsız eklem romatizmalarında, yumuşak doku romatizmalarında, sivilce ve irinde, iktidarsızlık, cinsel güç arttırıcı etkide (afrodizyak), üreme organı rahatsızlıkları ve kısırlıkta, epilepsi çeşitlerinde, felç, kısmi felçte, göz tansiyonu (glokom) ve buna bağlı görme kayıplarında, migrende ve her türlü baş ağrısı, yüksek tansiyonda, tiroid’e bağlı şişmanlık, hormonal bozukluklar ve buna bağlı şişmanlık, astım ve bronşial hastalıklarda, yanık vakaları, iyileşmeyen yaralar ve ameliyat izleri, sedef ve egzama gibi cilt hastalıklarında, meniere hastalığında ve bazı işitme kayıplarında, Ayrıca Ortopedi ve Rekonstrüktif Cerrahi kapsamında, Sülüğün güçlü antioksidan etkisi nedeniyle Koruyucu (Preventif) Tıpta da uygulanabilmektedir.
Gelişen venöz yetersizliklerde, Post-operatif venöz problemlerde, Komplike variköz venlerde, Serbest doku transferlerinde ve pediküllü flep uygulamalarında (parmak, kulak, saçlı deri replantasyonlarında, serbest fleple meme rekonstrüksiyonunda, dudak rekonstrüksiyonunda vb.), Bebeklerde bacaklar ve penisteki post-operatif akut venözkonjestiyonunda, Yenidoğanlardaki akut damar yaralanmalarında, bacaklardaki phlegmasiaceruleadolenste, Post-flebitik sendromda, Periferik arteryel oklüzyonda, Enfeksiyöz miyokarditte, Ekimozlarda, Periorbital hematom ve kulak kepçesi hematomunda, Purpura fulminans uygulama alanları arasında yer almaktadır. Özellikle; Periferik kılcal kan damarlarının birleştirilmesinin zorluğu sebebiyle transplante edilen dokularda, kapiller sistemin gelişip tamamen sirkülasyon sağlamasına kadar dokuya oksijenden zengin taze kan gelmesini sağlamak ve dokuda meydana gelen şişliği gidermek amacı ile sülükler kullanılmaktadır.
Arteryel yetersizlik sülük tedavisinin kontrendikasyonlarının başında gelir.Normal kanlanan alanlara göre iskemik replantasyon ve flepler, enfeksiyona karşı daha az dirençlidirler. Edinsel immün yetersizliği olan veya bağışıklığı baskılanmış tedavi gören hastalar, bakteriyel septisemi riski altındadırlar. Kanama eğilimi olan ve pıhtılaşmada gecikme olan hastalar risk altındadır. Sülük kullanımına veya başka yabancı proteinlere karşı alerjik reaksiyon geliştiren durumlar olması. Yaraların geç iyileşmesi durumlarında da sülük kullanılmaması gerekir.
Özellikle Hemofili, Lösemi, Multıpl Myeloma, Lenfoma, İleri Seviye Anemi ve Hipotansiyon, AIDS (HIV enfeksiyonu ), Karaciğer Kanseri, Kemoterapi alanlar, Kalp pili olanlar, Adet dönemleri, Gebelik, Diyaliz hastalarında yapılmamalıdır.
Sülük tedavisi sonrası uzamış kanama görülebilir. Bu durum topikal trombin ve basınç uygulayarak kolayca aşılıp tedavi edilebilir. Sülüklerin tekrar tekrar kullanımına bağlı enfeksiyon, aşırı kullanımına bağlı skarlaşma görülebilmektedir.(Kliniğimizde tek kullanımlık steril Tıbbi sülükler kullanılmaktadır.) Sülüğün tükürük salgısına karşı lokal alerjik reaksiyonlar gelişebilmektedir. Sülük emdiği kandaki kırmızı küreleri sindirebilmek için gerekli enzim sistemlerine sahip olmadığından Aeromonas hydrophila’nın salgıladığı enzimlere bağımlıdır ve sülük bu canlıyla simbiyotik yaşamaktadır. Beta-laktamaz üretebilen Aeromonas hydrophila 1. kuşak sefalosporinlere ve penisilinlere duyarsızdır. Ancak 2. ve 3. kuşak sefalosporinlerin çoğuna, aminoglikozidlere ve kloramfenikole duyarlıdır. Sülük kan emerken bu bakteriyi konağa verirse enfeksiyon açısından dikkatli olunmalıdır. Uygun ortamda steriliteye dikkat edilerek yapıldığında bu yan etkide oluşmamaktadır.
İşlemin güvenli ellerde steril ortamlarda kullanımı güvenlidir. Ayrıca unutmamak gerekir ki yüzyıllarca güvenle uygulanmış ve komplikasyonları da son derece nadir bir işlemdir.
Ağrı düzeyi kişiye göre değişir. Sülüğün oluşturacağı ağrı arı-sinek ısırığı kadar denilebilir. Ancak bir farkla; Sülük ısırmasından 1 ile 5 dk arasında canlının ağız salgısındaki maddeler anestezi etkisi göstererek ağrıyı hafifletir. Arıda ise salgılar alerjik reaksiyon oluşturarak ağrının şiddetini arttırır.
İşlem sonrası en sık görülen yan etki kaşıntıdır. Bu alerjik bir reaksiyon değildir. Ağız salgısının oluşturduğu bir etkidir. Genelde 2- 3 günde kaybolur. Bunun için önerimiz sirkeli su, soğuk komprestir. Uygulama alanını çizilmelere ve darbelere karşı korumak,kaşımamak, sülük kaynaklı olmayan sonradan oluşacak komplikasyonlarun önlenmesi açısından önemlidir.
Hayır olmaz. Bir sülüğün emebileceği kan maksimum 10 cc’yi geçemez. Toplamda oluşabilecek kayıp bir çay bardağını (yaklaşık 100 cc) geçmez. Hacamat tan çok daha az kayıp olur.
Güvenli olmayan ellerde bu risk her zaman vardır. Defalarca veya çok hastaya kullanılmış sülüklerin en önemli riski bulaşıcı hastalıklardır.( hepatit B, C, HIV ) Hirudo medisinalis ‘in bağırsaklarında bulunabilen aeromonasspp. bakterilerinin enfeksiyon oluşturma risk vardır. Bu durumdan da güvenli ellerde ve uygun ortamlarda işlem yaptırarak kurtulabiliriz.
