Eski Çağlardan Günümüze Sülük Tedavisi

Antik Yunan, Pers, Hint, Çin, Mısır, Arap ve Anadolu medeniyetlerinin eski yazıtlarında sülük tedavilerine rastlanmıştır. M.Ö. 15. yüzyılda Babil yazılı kayıtlarında bu tedavilerden bahsedilmektedir. M.Ö. 1567-1308 yıllarında eski Mısır’da kullanıldığına dair firavunların mezar taşlarında sülük tedavi resimlerine rastlanmıştır. Hindu mitolojisinde Dhanvantari sülükler ile bir çok hastalığın tedavi edildiği bilinmektedir. MÖ-2. yüzyılda Ege kıyılarında yaşamış olan hekim Nikandros, MS-2. yüzyılda yaşamış olan Galen, MS-1. yüzyılda Yunan hekim Pliniy sülük tedavisi uygulamışlardır. İbn-i Sina’nın meşhur El-Kanun Fi’tTıbb (Tıbbın Kanunu) eserinde sülük tedavisi yerini almıştır. Tıbbi amaçla 1830 yılında Paris hastanelerinde beş milyon sülük kullanıldığı bildirilmiştir (Kaestner, 1967). Hirudoterapi üzerine ilk bilimsel çalışmayı İngiltere’nin Birmingham kentinde Prof. John Highgraft tarafından yapılmıştır. Highgraft yaptığı bilimsel çalışmalar sonucu tıbbi sülükten, kanın pıhtılaşma etkisini azaltan bir madde almıştır. Bu maddeye 1904 yılında da “HİRUDİN” adı verilmiştir. 2004 yılında Amerikalı araştırmacı RoySawyer dünyanın ilk modern sülük üretim çiftliğini İngiltere’de (BiopharmLtd.Şti) kurmuştur. Bir Fransız şirketi Ricarimpex’in müracaatı üzerine ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) sülük tedavisine onay vermiştir. 2004 yılında Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi (FDA) sülük tedavisini akredite etmiş ve Avrupa’daki gibi eczanelerde satılmasına izin vermiştir.

Hipokrat   (D. MÖ 460, İstanköy – Ö . MÖ 370, Larissa) hastalıkların temelinde hurafelerin olmadığını hastalıkların belirli mantık çerçevesinde geliştiğini ilk olarak ifade eden ‘’tıbbınbabası ‘’ olarak  kabul edilen yunanlı bir hekimdir.  Aelius Galenus (200 MS 129)  roma döneminde yaşamış ve  modern tıp dünyasını teorileri ile 1000  yıl etkilemiş tıp adamıdır. Bu hekimlerden itibaren sülük tedavisi kullanıla gelmiştir.Hirudo tedavisinin temelindeki fizyolojik mekanizmalar son yıllarda sülüğün ağız salgısının incelenmesi ile  ortaya çıkmıştır.

Dr.Benjamin Rush 17 yyda Amerika BirleşikDevletleri’nde yaptığı çalışmalarda  sülük tedavisinin, kan dolaşının düzenlenmesi ve damarsal hastalıkların tedavisinde bilinenden daha fazla faydalarının olduğunu tespit etmiştir. Dr.Henry Clutterbuck, 1840 yılında  “sülük mantıklı kullanıldığında, yüksek oranda faydalı olduğunu bildiğimiz mükemmel bir ilaç” diye Hirudomedicinalisi tariff etmiştir.

Avrupa da 18 ve 19. yy da sülük tedavisi popülarite kazanmıştır. Yüzyıllar boyunca tüm dünyada hastalıkların tedavisinde önemli bir unsur olmuştur. Avrupa da özellikle Almanya Fransa ve İngiltere gibi ülkeler sülük mucizesini keşfetmiş ve her yıl milyonlarca adet sülük ithal etmişlerdir. Yalnızca Avrupa değil Asya ve Uzak Doğu Ülkeleri de yoğun olarak sülük kullanmıştır ve kullanmaya devam etmektedir. Rusya dünyada sülük ihraç eden ülkeler arasında üst sıralardadır.

20.yy da antibiyotiklerin keşfiyle beraber Avrupa da kısmen tıp dünyasında sülük tedavisine olan ilgi azalsa da 1928 yılında Richard Truszkowski tarafından Hirudo medicinalisin enzimleri bilimsel olarak incelenmiştir. Plastik cerrahisinin ve ortopedik implant cerrahilerinin yaygınlaşması ile canlının ağız salgısındaki mucizevi etkiler yeniden keşfedilerek kullanılmaya başlanmıştır.

Ülkemizde özellikle son 30 yılda plastik cerrahide Hirudo medicinalisin kullanımı ile çok etkili sonuçlar alınmıştır.Aslında sülük tedavisi ülkemizde geleneksel olarak Anadolu da uzun yıllarca kullanılmış ancak hekimler tarafından modası geçmiş tedaviler olarak görüldüğü için ilgi gösterilmemiştir. Toplum da ‘’ sülük gibi emmek ‘’ gibi deyimler kullanılarak şifaya vesile olan bu canlılar aslında bilinçaltımıza olumsuz aksetmiştir. Halbuki bu aşağılanmayı hak etmeyen tam aksine  insanlığa çok faydalı olduğu yüzyıllardır bilinen bir gerçektir.  Tüm uygulamalarımızda olduğu gibi sülük tedavilerinde de Avrupa da kullanım yaygınlaştıkça bizde de kullanımı tıp dünyasında artmaya başlamıştır. Doğrusu bu tarz tedaviler modern tıp bilgileri ile harmanlanarak bütüncül olarak değerlendirilip insanlığın tedavisi için kullanılmalıdır. Nasıl ki tüm gelişmişliğimize rağmen çocukların gelişiminde anne sütü içeriği ve etkileri ile halen bir numaradır ve olmaya da devam edecektir. Aynen Hirudo medicinalisin tedavilerde kullanımı da etkinliği açısında mükemmeldir ve mükemmel olmaya devam edecektir. Sülükte olduğu gibi bitkisel tedavilerde de kaynak doğal olduğundan şifa derecesi sentetik olanlara göre daha yüksektir. Günümüzde Sülük tedavisinin insan vücuduna olan faydalarının yeteri derecede anlaşılamadığını düşünüyoruz.