Hastalık veya yaralanma sonucu kanın serbestçe bir kemiğe akması bozulursa, o bölge de kemik hücreleri ölmeye başlar. Kemik kururken, çevresindeki kıkırdak doku da bozulmaya başlar ve bu da ağrıya ve diğer bulgulara yol açar. Avasküler nekroz veya osteonekroz diye bilinen bu duruma en sık uyluk kemiğinin üstünde (uyluk ile kalça birleşim yerinde) rastlanır.
İlk defa 1738 yılında Alexander Munro tarafından tanımlanan bu hastalığın, özellikle (üst bacak kemiği) femur kemiğindeki deformasyon (yapısal bozulma) sonucu meydana geldiği ise 19. yüzyılın ortalarında anlaşılmıştır.
Avasküler nekroz (AVN) daha sık femur adı verilen üst bacak kemiğinin baş kısmında meydana gelen ve sinsice ilerleyen bir hastalıktır. Söz konusu olan, önceleri kasıkta hafif bir sızıyla başlayan ve zaman içinde hayatı zindan eden, şiddetli ağrılarla seyreden ve ilerleyen safhada yürüme sorunlarına neden olan bir hastalıktır.
Yaşam kalitesini çok ciddi etkileyen bu hastalıkta asıl neden femur başındaki kanlanmanın bozulmasıdır.Bir yapının kanlanmasının bozulmasının devamında o yapıdaki toksinlerin de o bölgeden uzaklaştırılmasında da problem başlamaktadır. Bu durumda da zaten yapısı gereği az miktarda kan dolaşımına sahip olan femur kemiğinin baş kısmında geriye dönüşü olmayan bir dejenerasyon (bozulma) süreci başlamış oluyor.
Kemik dokusunun en önemli özelliği, devamlı olarak yıkılarak yeniden yapılanmasıdır. Bu yapım sürecinin sağlıklı ilerlemesi, dolaşımın iyi olması yani o bölgedeki yeterli kanlanmanın olması ve tabiki o bölgenin toksinlerden arınmasına bağlıdır. Vücutta herhangi bir bölgede dolaşım ve kanlanmada bozulma olursa o bölgedeki yapım yıkım dengesi bozulur ve tamirat süreci sekteye uğrar, avasküler nekroz hastalığında da aynı şekilde kemik dokunun yeniden yapım süreci sekteye uğramaktadır. Sonuç olarak da Yıkılan kemik dokunun yerine yeni doku yapılamaz hale gelir. Bunun sonucunda, femur başında yapısal bozukluk, yani bir tür erime meydana gelmiş olur. Bu da kemik dokuda kayıpların meydana geldiği bir sürecin başlamasına neden olur. Kemiğin küresel yapısı bozularak eklemde çökmeler oluşurken, ilerleyen safhalarda eklem kireçlenmesi ve buna eşlik eden şiddetli ağrılar kaçınılmaz olacaktır. Erkeklerde kadınlara oranla 8 kat daha fazla görülen bu hastalığın genelde 50 yaş altındaki nüfusu etkilediği bilinmektedir. Türkiye de ise yılda yaklaşık 2500- 3500’in civarında kişiye avasküler nekroz teşhisi konulmaktadır.
Hastalığın Nedenleri
Avasküler nekrozun kesin nedeni direkt bilinmemekle birlikte bilinen en önemli nedeni ise travmalardır. Dış etkenlerle oluşan travmalar ve kırıklar yanında femur ve kalça eklemine uygulanan çeşitli operasyonlar sonucuda avasküler nekrozun tetiklendiği bilinmektedir.
Çeşitli hastalıkların tedavisinde uzun süre kortizon kullanımına bağlı olarak,bir çok dokuda ve femur başında dolaşım bozukluğu olabilmekte ve avasküler nekroz görülme olasılığı artmaktadır. Şu anda istatistiklere bakıldığında avasküler nekroz hastalarının % 30’unda hastalığın kaynağında kortizon tedavisi olduğu düşünülmeltedir.Yine aşırı alkol kullanımı, orak hücreli anemi, gut hastalığı ve kalça ameliyatları gibi durumlarda hastalığı tetikleyen faktörler arasında yer almaktadır.
Diğer taraftan da hastaların %37’sinde avasküler nekrozun nedeni tespit edilmektedir,
Bakıldığında avasküler nekroz hastasında ne bir kaza, ne bir kırık nede kortizon tedavisi yok. Alkol içmiyor, gut ya da orak hücreli anemi gibi sağlık problemleri de yok,
Kesin nedeni belli olmayan hasta grubu oranının yüksek olması ise aklımıza başka nedenleri getirmektedir.Bu hastalığın arkasında bağışıklık sistemi ile ilgili sorunlar, vücudun toksin atılımı ile ilgili sorunlar ve genetik faktörlerin olabileceğini de düşünmemiz önem arz etmektedir.Hali hazırda Avasküler nekroz ile ilgili genetik çalışmalar devam ettiğini ancak ilgili bir gen değişiminin saptanamadığını ve yine; aynı şekilde, henüz bağışıklık sisteminde yanlış veya aşırı bir reaksiyona neden olabilecek bir durumun tespit edilemediğini biliyoruz. Nedeni BELLİ OLSUN VEYA OLMASIN avasküler nekroz vakalarının temelinde bir bağışıklık sistemi problemi yattığına işaret eden güçlü bulgular olduğunu pratikte görüyoruz. Hastalarımızın tedavi süreçlerinde bu durumu göz ardı etmeden, bağışıklık sistemini dengeleyen tedavi yöntemlerinide uygulamak önemli.
Avasküler Nekrozda Mevcut Tedavi Yöntemleri
Avasküler nekrozda en önemli belirti şiddetli ve dayanılmaz ağrılardır. Bu hastalık ne yazık ki son derece sinsi ilerleyen ve kemik yapıda belirgin bozulmaların oluşup mevcut bozulmanın çok ileri safhasında teşhis konabilen bir hastalıktır. Hastalığın erken evrelerinde kasık bölgesinde ara sıra yoklayan hafif bir ağrı olabilir. Aşırı şekilde yaşam kalitesini etkilemediği için de genelde ciddiye alınmaz ve problem giderek ilerler, zamanla Avasküler nekroz belirtileri giderek şiddetli hale gelir. Eklem bölgesindeki bozulma arttıkça giderek ağrı da artar, kronik bir durum oluşur ve bir zaman gelir yürümek ve hatta adım atmak bile zorlaşabilir.
Batı Tıbbı yaklaşımında Tedavi için Bifosfonat grubu ilaçlar kullanılsa da, hastalığın ilaç tedavisine çok olumlu cevap vermediğini ve ne yazık ki İlaç tedavisinin etkisiz olduğunu ve hastadaki ağrıların ise dayanılmaz bir hal aldığı noktada doktorlar hastalarına son tercih olarak Ameliyat seçeneğini sunarlar.
Ancak hastalara son, hatta tek umut olarak vaad edilen cerrahi müdahale de etkili ve kalıcı bir çözüm sunamamaktadır. Çünkü ameliyat ile mevcut durum üzerinde müdahale ve temizlik yapılırken aslında hastalığın alt nedenleri devam etmekte ve hastalığın ilerlemesi de sürmektedir. Hastalara kalça protezi takılmakta, bu protezlerin kısa ömürlü, hastaların ise genelde genç insanlar olduğu düşünülürse, protez uygulamasının kalıcı bir çözüm olamayacağı da düşünülmelidir. Sonuçta burada önünde uzun yıllar olan, hayatlarının en aktif döneminde olan insanlar söz konusu. Ve ne yazık ki bu hastalar birçok kez ameliyat olmak zorunda kalıyor ve yaşamları boyunca protezleri de defalarca değişmek durumunda kalıyor.
Avasküler Nekrozda Farklı Tedaviler Mümkünmü ?
Avasküler nekroz tedavisinde uygulanan mevcut ilaçlı ve cerrahi müdahalelerin yeterli etki gösterememesi, hastaların farklı arayışlarının karşılık bulması ve tedavi olabilmeleri açısından biyofonksiyonel tıp yaklaşımı ile tamamlayıcı tedavi yöntemlerinin önemini giderek artırmaktadır. Aslında bir çok kronik hastalık gibi Avasküler nekrozun da ilaçsız ve ameliyatsız pekala tedavi edilme şansı vardır. Yine tüm kronik hastalarda olduğu gibi burada da en önemli kritik nokta, tedavi ne kadar erken evrede başlarsa, başarı oranının da o kadar yüksek olacağıdır.
Kliniğimizde Hacamat ,Hirudoterapi,Ozon terapi, Akupunktur ve bitkisel tedaviler gibi yöntemlerin uygun doz ve seanslar da uygulanması ,biyofonksiyonel bakış açısıyla tedavi yaklaşımı neticesinde bu ağrılı ve ilerleyen hastalıkta tahmin edilenin ötesinde olumlu gelişmeler elde edebiliriz.Az öncede değinildiği üzere hastalığın evresinin (ne kadar ileri seviyede olup olmamasının ), hem tedaviyle alınacak sonucu hem de tedavinin süresini etkilediğini unutmayalım.
Hirudoterapi
Avasküler nekrozdaki mikro dolaşım bozukluğunun düzenlenmesi ve dolaşımın güçlendirilmesi açısından sülük tedavisi de etkin seçenekler arasında dır. Sülüğün salgısı içinde bulunan iyileştirici özelliği olan enzimleri de unutmamak önemli.
Hacamat
Avasküler nekrozda mikro dolaşımın restore edilmesi açısından hem bölgesel hemde sistemik olarak vücuttaki toksinlerin vücuttan uzaklaştırılması yine tedavide önemli basamaklardandır.
Akupunktur
Akupunktur, bağışıklık sistemini düzenleyerek vücudun kendi tedavi edici ve onarıcı sistemlerini uyararak Avasküler nekroz tedavisinde kullanılan etkin yöntemdir . Bu hastalığın en zorlayıcı semptomların dan en önemlisi olan şiddetli ağrıların, akupunktur ile etkili bir şekilde azaltılabileceği unutulmamalı.
Ozonterapi
Avasküler nekroz tedavisinde ozon terapi de seçenekler arasında olup, bu tedavi ile de femur ve kalça eklemindeki kan dolaşımını düzenlenir. Bağışıklık sistemi üzerindeki olumlu etkileri de düşünüldüğünde , temelinde oto immün problemlerin olduğu düşünülen bu hastalığın tedavisinde Ozon tedavisi önemli bir rol oynar. Avasküler nekrozda görülen mikro dolaşım bozukluğunu tedavi ederken, bağışıklık sistemini dengeleyen ozon terapiyi kliniğimizde etkin bir şekilde uygulamaktayız.
Bitkisel Tedaviler
Bağışıklık sistemini düzenleyen, kan dolaşımını arttıran ve antioksidan etkiye sahip çeşitli bitkisel takviyeler avasküler nekrozun tedavisinde kullanılmaktadır. Özellikle Zerdeçal, Çörek otu, halk arasında geven otu olarak bilinen astragalus ve ginseng gibi bitkiler hastalığın evresine göre tedavide kullanılmaktadır.