Migren

Migren

“Migren” terimi sıklıkla herhangi bir şiddetli baş ağrısını tanımlamak için kullanılsa da, aslında migren baş ağrısı, beyinde meydana gelen spesifik fizyolojik değişikliklerin bir sonucudur. Migren hastalığı genellikle ses, ışık ve kokulara duyarlılıkla ilişkilidir. Buna mide bulantısı veya kusma da eşlik edebilir. Bu tür baş ağrısı genellikle başın sadece bir tarafını etkiler, ancak bazı durumlarda çift taraflı ağrıda ortaya çıkabilir. Ağrı çoğu kez zonklama veya vurma olarak tanımlanır ve fiziksel zorlama ile daha da kötüleşebilir.

Aralıklarla yaşanan migren atakları “episodik migren” olarak adlandırılır. Ataklar son üç aylık süre içinde ayda on beş gün veya daha sık oluyorsa buna “kronik migren” denir. Kronik migrene genellikle kaygı bozuklukları, depresyon ve uyku sorunları da eşlik edebilir. Kronik migren tedavi edilmediği takdirde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Beyin ile ilişkili bir hastalık olan migren aslında tüm bedeni etkileyen bir durumdur.  Öncelikli olarak ağrı başı tuttuğu için genel olarak sadece baş ağrısından ibaret olduğu algılanmaktadır. Migreni olanlar bilir. İnsanı hayattan soğutan, günlük aktivitelerinden keyif almasına engel olan, ağrı tuttuğu zaman birkaç gün geçmeyen zor bir durumdur.Bilinen yaygın inanca göre ise migrenin herhangi bir tedavi yöntemi olmadığı düşünülmektedir. Bu yüzden de migreni olan biri onunla yaşaması gerektiğine kendini inandırır ve alınan ilaçlarla anlık çözüm yollarına gider. Oysa migrenin farklı tedavi yöntemleri mevcuttur.

Migren kelimesi Yunancada “hemikrania” (başın bir tarafındaki ağrı) ifadesinden gelmektedir. Günümüzde çok yaygın olarak görülen bu rahatsızlık daha çok kadınlarda oluşmaktadır. Genel olarak baş ağrısı olarak algılanan bir hastalık olsa da yarattığı yan etkiler dolayısıyla aslında tüm bedeni ilgilendiren bir durumdur. Otonom sinir sisteminde görülen bazı belirtilere bağlı olarak ortaya çıkan, orta veya çok şiddetli baş ağrısı olarak tanımlanmaktadır.

Migren kronik bir rahatsızlıktır. Genelde ataklar halinde kendini gösterir, başın tek tarafına yerleşen, zonklayıcı bir ağrıdır. Bu atakların süresi 2 ila 72 saat arasında değişebilmektedir. Migren atakları esnasında baş ağrısının yanı sıra bulantı, kusma, fonofobi (sese karşı hassasiyet), fotofobi (ışığa karşı hassasiyet) gibi durumlar da görülebilmektedir.


MİGREN NEDENLERİ VE TETİKLEYİCİLER

Hormonal değişiklikler: Kadınlar değişen hormon seviyelerine bağlı olarak adet sırasında migren semptomları yaşayabilirler.

Duygusal tetikleyiciler: Stres, depresyon, anksiyete, heyecan veya şok migreni tetikleyebilir.

Fiziksel nedenler: Yorgunluk, yetersiz uyku, omuz ya da boyun gerginliği, kötü duruş ve aşırı fiziksel yorgunluk tüm migrenlerle ilişkilendirilmiştir. Düşük kan şekeri de tetikleyici olarak kabul edilmektedir.

Beslenme: Olgunlaşmış peynirler, alkollü içecekler, sakatatlar, şarküteri ürünleri, deniz ürünleri (kalamar, karides, midye), yağlı ve baharatlı yiyecekler, kafeinli içecekler (çay, kahve, asitli içecekler), çikolata ve kakao, bakla, maya, marine veya salamura veya fermente edilmiş besinler, bazı baklagiller gibi bazı gıdalar migren rahatsızlığı olan hastalarda dikkatli tüketilmelidir.

Özellikle sucuk, çikolata ve domuz eti migren hastalığına sebep olmaktadır. Yapılan araştırmalar alkol tüketiminin migren hastalığının şiddetini arttırdığını göstermektedir.

İlaçlar: Bazı uyku hapları, hormon replasman tedavisi (HRT) ilaçları ve kombine doğum kontrol hapı, olası tetikleyiciler olarak adlandırılmıştır.

Çevresel etkenler: Titrek ekranlar, güçlü kokular, egzost dumanı, yüksek sesler migren başlatabilir. Havasız odalar, sıcaklık değişimleri ve parlak ışıklar da olası tetikleyicilerdir.


MİGREN ÇEŞİTLERİ

Migrenin auralı ve aurasız olmak üzere iki tipi vardır. Aura migrenli kişilerde, ağrıyla birlikte başlayıp, yaklaşık bir saat süren bir durumdur. Bu süre içerisinde hastada görme ve konuşma bozuklukları, gözlerinin önünden siyah noktaların geçmesi, yüzde iğnelenme, güçsüzlük gibi durumlar oluşmaktadır. Migrenli hastaların % 15-30’unda auralı migren görülmektedir. Aurasız migren ise doğrudan doğruya baş ağrısıyla kendini gösteren bir durumdur.

Migrenin neden kaynaklandığı tam olarak bilinmemektedir. Ancak genetik ve çevresel faktörlerin etken olduğu düşünülmektedir. Ek olarak beyinde bulunan serotonin (mutluluk ve canlılık hissi veren nörotransmitter) gibi bazı kimyasal maddelerin azalması veya hiç salgılanmaması durumunda ortaya çıktığı araştırmacıların vardığı ortak fikirdir. Aşırı stres, her şeye üzülüp beyni yormak, her şeye sinirlenmek, gürültülü ortamlarda çok bulunmak, adet kanaması dönemi ve menopoz dönemi de migren oluşumuna zemin hazırlayan durumlar arasındadır.

Migrenin Belirtileri

– Görme bozuklukları,
– Bulantı,
– Kusma,
– Baş dönmesi,
– Ses, ışık, dokunma ve kokuya karşı aşırı hassasiyet
– Yüzde karıncalanma veya uyuşma

Migrenden kaynaklanan baş ağrısı genelde tek taraflı ve tıpkı bir damarın atması gibi zonklayıcı şekilde olmaktadır. Birçok migren hastası ağrının geleceğini saatler öncesinden hisseder. Migren sinyali veren belirtiler arasında sebepsiz yere oluşan mutsuzluk, huzursuzluk, durgunluk ve neşesizlik hali, kaslarda ağrı, mide bulantısı, susuzluk, idrara sık çıkma, ışıktan ve karanlıktan rahatsız olup kendini soyutlama isteği gibi durumlar bulunmaktadır.


MİGREN EVRELERİ

Migren hastaları ağrı gelmeden saatler öncesinden bunu hissederler. Eğer doktor kontrolündeyseler, migren atağını önleyecek bir ilaçları mutlaka vardır. Eğer ilaç zamanında alınırsa, atak büyük ölçüde engellenir. Ancak buna rağmen önüne geçilemeyen migren atakları da vardır. Migrenin öncesinde, atak süresinde ve sonrasında olmak üzere farklı evreleri bulunmaktadır.

Prodrom Evresi: Bu evre baş ağrısından saatler ya da günler öncesinde oluşmaktadır. Hastaların yaklaşık %60’ında prodromal evre görülmektedir. Bu evrede değişen ruh halleri, depresyon, zihinde yorgunluk, kabızlık, ishal, ışığa, sese ve bazı kokulara karşı aşırı hassasiyet gibi durumlar olmaktadır.

Aura Evresi: Migren ağrısından ortalama 20 dakika önce oluşur. Ağrı esnasında da ağrıya eşlik eden bir evredir. Belirtiler arasında tek taraflı görme kaybı, ışınsal tarzda renkli titrek çizgiler ve siyah noktacıklar görme, kolda, bacakta karıncalanma ve uyuşma hissi bulunmaktadır.

Baş Ağrısı Evresi: Genellikle kademeli olarak başlayan orta ve çok şiddetli baş ağrılarından oluşan evredir. Ağrının süresi 2-72 saat arasında değişmektedir. Tek taraflı, zonklamayla kendini gösteren, fiziksel aktiviteyle şiddetlenen ağrılardır. Yetişkinlerde bu evre 4-72 saat arasında değişirken, çocuklarda 1 saatten daha az sürmektedir. Migren ataklarının sıklığı değişkendir. Yaşam boyunca çok az sayıda olabildiği gibi, haftada birkaç defa olan vakalar da vardır. Ağrı esnasında bulanık görme, burun tıkanıklığı, ishal, sık idrara çıkma, boyunda sertleşme gibi belirtiler olmaktadır.

Postdrom (Ağrı Sonrası) Evresi: Migrenin etkileri ağrı geçtikten birkaç saat hatta birkaç gün boyunca bile sürebilir. Buna postdrom denmektedir. Ağrı geçtikten sonra hasta kendini çok yorgun hissedebilir. “Akşamdan kalma” diye tabir edilen kafada bir ağırlık ve sersemlik hali olmaktadır. Kavramada zorluk, güçsüzlük hali, mide ve bağırsak hareketlerinde değişiklik de ağrı sonrası yaşanan durumlar arasındadır.


MİGRENİ ÖNLEYİCİ TEDBİRLER

Migrenin oluşması önlenemeyen bir durumdur ancak ağrı ataklarını önlemek kısmen de olsa mümkündür. Migren atağının gelmesi için tek bir tetikleyici yeterli olmaz. Üst üste gelen ve biriken etmenler ağrı ataklarının başlamasına yol açmaktadır. Yapılan araştırmalara ve anketlere göre migren ataklarının en sık sebepleri arasında stres, yorgunluk, öğün atlama gibi durumlar bulunmaktadır.

Bunun yanında:

Yeterince yememek ve aç gezmek

Göz alıcı ve parlak ışığa maruziyet

Aşırı gürültülü ortamlarda çok bulunma

Seyahat gibi hava değişiklikleri

Bazı yiyecek ve içecekler (her insan için farklıdır, kişi kendi deneyimleri sonucu bir liste hazırlamalıdır)

Endişe, üzüntü, heyecan, tartışma gibi duygusal değişiklikler

Baş, boyun, diş ve çene ağrıları

Adet dönemi, gebelik, doğum kontrol haplarının kullanımı gibi hormonal değişikliklere yol açan etmenler de migren ataklarını tetikleyen şeylerdir.


MİGREN TEDAVİSİ

Migren tedavi edilebilir bir hastalık olmasına rağmen, toplumdaki genel kanı tedavi edilemediği ve hastanın migren ile yaşaması gerektiği yönündedir. Yetişkinlerde daha farklı yöntemler uygulanırken, çocuklarda sadece terapi yöntemlerinin işe yaradığı görülmüştür. Migrenin birkaç tedavi yöntemi mevcuttur. Bu tedavi yöntemleri arasında en sık tercih edileni ilaçla tedavisidir. Bu yöntemde migreni önleyici ilaçlar kullanılmaktadır. Bu sayede atakları ve ağrı şiddetini %50 oranında azaltmak mümkündür.

Migren tedavisi, ilaç ve ilaç dışı tedavi olmak üzere ikiye ayrılır.

İlaç dışı tedavileri şu şekilde sınıflandırabiliriz:

  • Hastanın hastalık hakkında bilgilendirilmesi
  • Yaşam şeklinin düzenlenmesi:

– Düzenli uyku ve beslenme

– Egzersiz

– Relaksasyon teknikleri

  • Tetikleyicilerin farkında olma ve kaçınma

– Diyet (Alkol, nitritler, aspartam, peynir). Glutensiz özel diyetler, migren ağrısının azaltılmasında yardımcı olabilmektedir.

– Çevresel faktörler (Parlak ışık, hava değişiklikleri, yükseklik, koku)

– İlaçlar

– Hormonal faktörler (Menstruasyon, ovulasyon, oral kontraseptif)

  • Biyofeedback
  • Kognitif-davranışsal tedaviler

 

Migren Tedavisinde Akupunktur

Akupunktur yöntemi  migren tedavisinde kullanılan en etkili yollardan biridir. Migreni olan birinin ağrı eşik seviyesi çok düşüktür, akupunktur sayesinde ağrı eşiği yükseltilir. Ayrıca akupunktur ile vücut ve beyin omurilik sıvısında bulunan bazı hormonların (endorfin, histamin, serotonin, prostaglandin) salınımı sağlanarak migren ağrısı engellenir. Akupunktur tedavisi her seansı 20-40 dakika süren, 15-20 seanstan oluşmaktadır. Verimli bir sonuç elde etmek için bu seansların tamamının gerçekleşmesi gerekmektedir. Tedavi sonrası migren atakları seyrekleşir veya tamamen ortadan kalkabilir.

Migren Tedavisinde Bitkiler

Bunlara ilave olarak adaçayı, biberiye, zencefil gibi bitkilerden yapılan çayların tüketilmesi de migren ağrılarını hafifletmeye yarayan, anlık çözümlerdir. Bu şifalı çayları düzenli olarak tüketirseniz migren krizlerinin daha az tekrarladığını görebilirsiniz. Bitkisel karışımlar migren hastalığına iyi gelmektedir. Biberiye, kuşdili otu, melisa otu migren tedavisinde bitkisel kürlerin yapımında kullanılmaktadır.

Migren sıklığını azaltmaya yardımcı olabilecek yaşam tarzı değişiklikleri

– Yeterince uyuma
– Stresi azaltmak
– Bol su içmek
– Bazı gıdalardan kaçınmak
– Düzenli fiziksel egzersiz

Özetleyecek olursak; Tüm kronik hastalıklar gibi migren hastalığında da kişinin ağrı eşik seviyesi düzenlenmesi, hormonal düzensizliklerin tedavisi, beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri, temel ihtiyaçların tesbiti ve düzeltilmesi,sindirim sisteminin gözden geçirilmesi ikinci beyin olan bağırsakların geçirgenlik ve flora düzeltimi, vücudun oksijenasyonunun artırılması, asit yükün azatlımı, vücudun toksinlerden arındırılması, vücudun antioksidan kapasitesinin artırılması ile şifaya ulaşmak mümkün.İçimizdeki iyileştirici gücü unutmaksızın doğru tedavi yaklaşımları ile mevcut kronik hastalıklardan kurtumak için biyofonksiyonel tıp bakışını anlayarak vücudumuza bir şans verelim ve sağlığa ulaşmak için bir adım atalım.

Sağlıcakla kalınız….